Press ESC to close

Türkiye’de Genç İşsizlik Neden Artıyor? İşsizlik Oranları Neden Düşmüyor?

Ülkemiz Türkiye’nin son zamanlardaki sorunlarında, ilk sıralarda işsizlik yer almaktadır. İşsizlik sorununun diğer tüm ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de bulunuyor olması elbette kaçınılmazdır. Fakat son yıllardaki dramatik artışlar konuyu tekrar ülke gündemine taşımıştır. Zorunlu eğitim süresinin uzatılması, üniversitelerin arttırılması halk üzerinde olumlu bir etki yaratmış, iş imkanlarının artacağı yönünde umut aşılamış olsa da süreç ne yazık ki beklenenin aksine işlemekte.

İşsizliğin Artmasında Üniversitelerin Rolü Nedir?

Önceleri Türkiye’de okur yazarlık oranının yüksek olmayışı, yabancı dil bilmenin çok değerli görülmesi, üniversite eğitimine ulaşmanın zor olması vb. nedenlerden kaynaklı üniversite mezunları için iş imkanları oldukça yüksek iken; günümüzdeki üniversite mezunları için hayat şartları bu kadar kolay olmamıştır. Örneğin, ilkokul yıllarından itibaren verilen yabancı dil dersleri ve yabancı dilde eğitim veren üniversitelerin çokluğu, işe alımlarda yabancı dilin artık bir avantaj değil zorunluluk olarak personelde aranmasına neden olmuştur. Bu durumdan ziyade esas sorun ise üniversite eğitimine ulaşmanın artık çok kolay olduğu, her şehirde bir ya da birden fazla üniversitenin bulunduğu günümüzde, eğitime olan inancın ne yazık ki giderek azalması ve bununla paralel olarak üniversite mezunu gençlerimizin, toplumda hakettiği saygı ve değeri görme hakkından mahrum kalmasıdır.

Her ne kadar mevcut durum ortada olsa da hâlâ üniversitelerin böyle sıklıkla bulunması ve baraj puanlarının çok yüksek olmaması toplumda olumlu karşılanmakta, durumdan doğrudan etkilenen gençlerin haklı tepkileri ise gün geçtikçe daha net duyulmaktadır. Bu aşamada televizyon kanalları topluma bu çığlıkların ulaştırılmasında yetersiz kaldığından, gençlikle bağdaştırılan sosyal medya, işsizlik konusunda gençlerin düşüncelerini duyurmakta büyük bir rol üstlenmiştir. Duyurulan sorunlar yine de duyarsızlaşmış kesimler tarafından çoğunlukla önemsenmemektedir.

Bu aşamada, “Peki ama üniversitelerde kolayca eğitim verilmesi toplum için iyi değil mi?” sorusu sorulmaktadır. Burada, göz önünde bulundurulmayan noktalar olduğu bilinmelidir. Örneğin, üniversitelerde gençler kolayca eğitim alıyor olabilir fakat aldıkları eğitimin yeterince nitelikli olup olmadığı halk tarafından irdelenmelidir. İşinde akademik anlamda oldukça ilerleme kaydeden öğretim üyelerinin zaman zaman kötü olaylarla gündeme geliyor olması bile bizlere gençlerimizin üniversitelerde “tamamen” gerçekten örnek alınması gereken donanımlı kişilerle karşılaşmadıklarını kanıtlar niteliktedir. Durum bu iken, maalesef mezun gençlerin yeterince donanımlı olup olmadıkları konusundaki şüpheler de yersiz değildir.

Meslek Liseleri İşsizlikle Mücadelede Türkiye’ye Yardımcı Oluyor Mu?

Kısa cevap, kesinlikle. İlk olarak, üniversite eğitimi alanların sayılarındaki yükselişin beraberinde tarım, hayvancılık ve inşaat sektöründe çalışmak isteyen iş gücünde gerilemeye neden olduğu açıktır. Gençler, yıllarca süren eğitimleri dolayısıyla haklı olarak daha rahat ve güvenli iş koşulları aramaktadır. Bu nedenle bahsedilen sektörlerdeki iş gücünün büyük oranda eğitimsiz olması doğaldır denilebilir. Fakat bu noktada titizlikle düşünülmesi gereken konular bulunmakta. Örneğin, bir ülkenin dışa bağımlılığının başlıca sebeplerinden olan tarım iş gücünde, bilinçli & eğitimli bireylerin de bulunması gerekmektedir. Fakat üniversitelerin bu yönde nitelikli eğitim sunmuyor hatta bu tarz alanları dikkate almıyor oluşu, gençleri bu alanlardan tamamiyle soyutlamaktadır. İşte tam da bu noktada iş, meslek liselerine düşüyor.

Meslek liselerinde, teorik eğitimden ziyade uygulamalı eğitimlerin bulunması önemli bir avantaj. Özellikle elektrik & elektronik, yenilenebilir enerji vb. meslek alanlarında öğrencilere sunulan eğitimler, öğrencilerin seçtikleri alanlarda hem erkenden uzmanlaşmasını hem de meslek liselerinin son yılında almaya hak kazanılan “iş yeri açma belgesi” sayesinde üniversite eğitimine zorunda kalınmamasını sağlıyor. Bu sayede Türkiye’deki genç iş gücü farklı alanlara yönelebiliyor, meslek hayatını okul ortamında öğreniyor ve çabalarının karşılıklarını günümüz üniversite mezunlarından daha çabuk alabiliyorlar.

Meslek lisesi öğrencilerinin ortalama 4 yıl süren bir üniversite eğitimi almaları düşünülen sürede, iş hayatına atılarak hem ülke ekonomisine hem de meslek deneyimlerine katkıda bulunmaları da meslek liselerinin önemini arttırıyor hatta bulunmalarını zorunlu kılıyor.

Türkiye’de Genç İşsizlik Neden Önlemlere Rağmen Artıyor?

  • Meslek liselerine son yıllarda gösterilen önem ve gençleri bu ortamlara yönlendirme çabalarına rağmen meslek liselerinin yeterince rağbet görmemesi, 15- 24 yaş aralığındaki istihdamı engelleyen faktörlerden yalnızca biridir. “Peki ama gençler neden meslek liselerini tercih etmiyor?” sorusu sorulursa bunun cevabı yine toplum olacaktır. Yaşanan korkunç işsizlik sorununa rağmen ailelerin hâlâ tek çözümü üniversite eğitiminde görüyor olması, meslek liseleri konusunda bilinçsiz olmaları, genç istihdamının önüne geçen faktörlerdendir.

 

  • Türkiye’nin yine gündemini oluşturan “mülteciler sorunu” bu alanı da etkilemektedir. Türk gencinden daha ucuza çalışmayı kabul eden, çoğunluğunu Suriyeli ve Afgan gençlerin oluşturduğu mülteciler, Türk vatandaşlarının iş bulmasını zorlaştırıyor. İşverenler daha az maliyetle daha çok iş elde etmek için, kendi yurttaşlarını özellikle inşaat sektöründe geride bırakıyor, genç işsizliğine katkıda bulunuyorlar.

 

  • Eğitime ulaşmada gelinen noktadaki aşırı kolaylık eğitim alan gençlerin zaten yapmaları gerektiği için bunu yaptığı algısını oluşturarak, eğitimli ve eğitimi reddeden bireyler arasındaki farkı önemli ölçüde azaltmış, bilgiye gösterilen değeri büyük oranda yok etmiştir. Hâlihazırda birçok üniversite bulunurken yine de yeni üniversitelerin inşaa edilmesi de istihdam sürecini baltalamaktadır.

 

  • Zorunlu eğitim süresinin arttırılarak, akademik hayatta yer almak istemeyen öğrencilerin de zorunlu olarak eğitim sürecine dahil edilmesi, hem meslek alanlarında gençlerin erkenden uzmanlaşmalarını engellemiş hem de eğitim ortamlarının kalabalık olmasını sağlamıştır. Ülke ekonomisine katkı sağlanabilecek yıllar içerisinde eğitimi istemeyen öğrencileri yine de eğitimlerini sürdürmeye mecbur bırakmıştır.

 

  • Son olarak, başta öğretmenlik olmak üzere iş bulma zorluğunun yüksek olduğu meslek alanlarına girmede taban puanların hâlâ yeterince yüksek tutulmaması, toplum baskısı yüzünden eğitim alan gençlerin bu alanlara yönelerek mevcut işsizliğe daha da katkı bulunmalarına neden olmuştur.

Görüldüğü üzere, Türkiye’de görülen yüksek genç işsizliğin sebebi çok çeşitlidir. Bütün bu nedenler dikkate alınıp üzerinde titizlikle çalışıldığında çözüme ulaştırılabilecek olup, işsizlik tamamen bitirilemese de büyük ölçüde azaltılabilir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir